Tom bir gezici satış temsilcisiydi.
- Tom was a traveling salesman.
O, seyahat etmeye alışkındır.
- He's accustomed to traveling.
Tom hava yoluyla seyahat etmekten kaçınmaya çalışır.
- Tom tries to avoid traveling by air.
Bazı insanlar cumhurbaşkanının seyahat ederek çok fazla zaman harcadığını düşünüyor.
- Some people think the president spends too much time traveling.
Yaz tatillerimin dörtte üçünden fazlasını seyahat ederek geçirdim.
- I spent more than three-quarters of my summer vacations traveling.
Yurt dışına seyahat etmek benim en sevdiğim şeylerden biridir.
- Traveling abroad is one of my favorite things.
Seyahat, insanları bilgili yapar.
- Traveling makes people knowledgeable.
Bill'in babası bir seyyar satıcıydı.
- Bill's father was a traveling salesman.
Tom bir seyyar satıcı olarak geçimini sağlıyor.
- Tom makes a living as a traveling salesman.
Dünyayı gezmek istiyorum.
- I want to travel around the world.
Onun hayali Dünyayı gezmektir.
- Her dream is to travel around the world.
Yolculuk etmek bugünlerde kolaydır.
- Travelling is easy these days.
Yalnız yolculuk ediyorum.
- I'm travelling alone.
Böyle yüksek bir hızda yolculuk etmek olanaklı mı?
- Is it possible to travel at such a high speed?
Seninle yolculuk etmek istiyorum.
- I want to travel with you.
Önümüzdeki ayın başında Estonya'ya geziye gideceğiz.
- We're going to travel to Estonia at the beginning of next month.
İki aylığına Avrupa'yı geziyor olacağım.
- I will be traveling in Europe for two months.
O yanında bir çalar saati almadan asla yolculuk yapmaz.
- He never travels without taking an alarm clock with him.
Zamanda yolculuk mümkündür.
- Time travel is possible.
Yurt dışına seyahat etmek benim en sevdiğim şeylerden biridir.
- Traveling abroad is one of my favorite things.
O en çok seyahat etmekten hoşlanır.
- She likes traveling best of all.
Seninle seyahat etmek istiyorum.
- I want to travel with you.
Bu yaz Avrupa'ya bisiklet ile seyahat edeceğim.
- I'll travel across Europe by bicycle this summer.
Işık sesten çok daha hızlı hareket eder.
- Light travels much faster than sound.
Ses çok hızlı şekilde hareket eder.
- Sound travels very quickly.
Yurt dışında seyahat etme fırsatım oldu.
- I had a chance to travel abroad.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
Tom, Avrupa'da dolaşmak istiyor.
- Tom wants to travel around Europe.
Tom, Avrupa'da dolaşmak istedi.
- Tom wanted to travel around Europe.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
Yurt dışında seyahat etme fırsatım oldu.
- I had a chance to travel abroad.
Gemi ile gitmek arabayla gitmekten daha uzun sürüyor.
- Traveling by boat takes longer than going by car.
Evinizden 10 km uzaktaki bir mağazaya gitmek istiyorsanız ve saatte 50 km hızla sürüyorsanız oraya varmak kaç dakikanızı alır?
- If you want to travel to a store located 10 km from your house, and you drive at 50 km/h, how long would it take you to get there?
Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar.
- Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.
Bir yıl izin almak ve dünyayı dolaşmak istiyorum.
- I want to take a year off and travel around the world.
Üç gündür yolculuk yapmaktayız.
- We've been traveling for three days.
Fadıl, Leyla'yı görmek için Kahire'ye gitti.
- Fadil traveled to Cairo to see Layla.
Dan Linda'yı görmek için Londra'ya seyahat etti.
- Dan traveled to London to see Linda.
Zengin olsam zamanımı seyahat ederek geçiririm.
- If I were rich, I'd pass my time in travelling.
Dünyayı seyahat etmekten hoşlanıyor gibi görünüyorsun.
- It seems you enjoy travelling the world.
O, hava yoluyla yurtdışına seyahat etmekten hoşlanıyor.
- He likes travelling abroad by air.
Babam seyahat etmeye alışkın.
- My father is used to travelling.
Seyahat etmeyi gerçekten severim.
- I really like travelling.
Turistler seyahat ederken yerel kültürlere uymaya dikkat etmeliler.
- Tourists should take care to respect local cultures when they are travelling.
Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım.
- Throughout my life, I've had the great pleasure of travelling all around the world and working in many diverse nations.
travel to Spain.
I like to travel.
I’m off on my travels around France again.
I’ve travelled the world.
My drill press has a travel of only 1.5 inches.
... There are Arab traders who are traveling all the way ...
... so we were traveling up the West Coast in a rental car, in a TAURUS, and I was doing ...