to watch, observe

listen to the pronunciation of to watch, observe
Английский Язык - Турецкий язык
gözlemlemek
gözlemek
await
bekle

Tom beni beklemiyordu. - Tom wasn't awaiting me.

Tom duruşmayı beklerken hapistedir. - Tom is in jail, awaiting trial.

to observe
müşahede etmek
await
{f} beklemek
await
{f} hazır olmak
await
gözlemek
await
intizar etmek
to observe
gözlemlemek

Amerikan siyasetini, özellikle başkanlık seçimi sırasında gözlemlemek ilginçtir. - It's interesting to observe American politics, especially during a presidential election.

Çocukluğum boyunca sık sık çevremizi gözlemlemek ve meditasyon yapmak için buraya geldim. - During my childhood, I often came here to observe the surroundings and meditate.

Английский Язык - Английский Язык
await