Tom Mary'yi yüksek itibarda tutuyor.
 - Tom holds Mary in high esteem.
Onlar, hayırseverleri olarak onu yüksek itibarda tuttu.
 - They held her in high esteem as their benefactor.
O güvensiz ve düşük benlik saygısı var.
 - She's insecure and has low self esteem.
Sami'nin ailesi Kahire'de çok saygındı.
 - Sami's family was much esteemed in Cairo.