O, onlara karşı çok nazikti.
- He was very kind to them.
Onlar gitmeden önce onlara hoşça kal demeye git.
- Go say goodbye to them before they leave.
O bana göre iki yıl kıdemli.
- She is senior to me by two years.
O, bana göre üç yıl kıdemli.
- She is senior to me by three years.
Mayuko'yu sana tanıtmama izin ver.
- Allow me to introduce Mayuko to you.
Kanatlarım olsa, sana uçarım.
- If I had wings, I would fly to you.
Avukat yeni yasayı bize açıkladı.
- The lawyer explained the new law to us.
Niçin geç kaldığını bize açıklamasını talep ettik.
- We demanded that he explain to us why he was late.
Birlikte çalıştığım birinin yanında yaşıyorsun
- You live next to somebody I work with.
Bunu başka birine söyle.
- Tell it to somebody else.
Çek birine para ödeme yöntemidir.
- A check is a method of paying money to somebody.
Tom tanımadığı birinin yanında oturdu.
- Tom sat down next to someone he didn't know.
Ben size yazabildiğim kadar kısa sürede yazacağım.
- I will write to you as soon as I can.
Ne yapılacağı size kalmış.
- What to do is up to you.
Amerika Birleşik Devletlerinde, hapşırdıklarında birine çok yaşa deriz.
- In the U.S., we say bless you to someone when they sneeze.
Yara izini herhangi birine hiç gösterdin mi?
- Have you ever shown your scar to someone?
Bununla ilgili olarak, ben suçlu değilim.
- In relation to this, I am to blame.
Bunun anahtarının nerede olduğunu biliyor musunuz?
- Do you know where the key to this is?
Kaygan eğim kaçınılmazdır.
- The slippery slope is unavoidable.
Bu çatı eğimi hakkında ne yapacağına karar vermek çok önemlidir.
- It is very important to decide what to do about the slope of the roof.
Ona beş dolar ödedim.
- I paid five dollars to him.
Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz.
- You may as well say it to him in advance.
Sonunda buna alışacağımdan oldukça eminim.
- I'm pretty sure I'll get used to this eventually.
O elbiseyi buna tercih ederim.
- I prefer that dress to this one.