to restrain one's self; to refrain

listen to the pronunciation of to restrain one's self; to refrain
Английский Язык - Турецкий язык

Определение to restrain one's self; to refrain в Английский Язык Турецкий язык словарь

hold
{i} tutma

Oluklu kaşıklar geleneksel pelin ayininde belirli bir role sahiptir.Onlar bir adet küp şekeri soğuk suyla bardaklarının içine eritmek için küp şekeri bardağın üstünde tutmak için kullanılır. - Slotted spoons have a particular role in the traditional absinthe ritual. They are used to hold a sugar cube over a glass as one dissolves it into her drink with cold water.

Tom gözyaşlarını tutmaya çalıştı. - Tom tried to hold back his tears.

hold
savunmak (mevzi)
hold
sığınacak yer
hold
arkası kesilmemek
hold
bekletme
hold
tutmak

Kız gözyaşlarını tutmak için çok gayret etti. - The girl tried hard to hold back her tears.

Sadece onun elini tutmak istiyorum. - I just want to hold her hand.

hold
farzetmek
hold
devam etmek
hold
{i} tutuş

Sadece el ele tutuşuyorduk. - We were just holding hands.

Tom, Mary ve John'un el tutuştuğunu gördü. - Tom saw Mary and John holding hands.

hold
yapmak

Yarın öğleden sonra ilk olarak personel toplantısı yapmak istiyorum, bu yüzden konferans salonunu ayırır mısın? - I'd like to hold a staff meeting first thing tomorrow afternoon, so could you reserve the conference room?

hold
oluşturm
hold
{f} alıkoymak
hold
{f} barındırmak
hold
{f} geçerli olmak
hold
sahip olmak
hold
{f} dayanmak
hold
{i} geminin iç tarafı
Английский Язык - Английский Язык
hold