Bu sıcakta işe yürüyerek gitmek kötü bir fikir.
 - Walking to work in this heat is a bad idea.
Senin yaşındayken, okula yürüyerek gitmek zorundaydım.
 - When I was your age, I had to walk to school.
Sahilde gezinti yaptık.
 - We went for a walk on the beach.
Tom ön yürüyüş yoluna yaklaşıyor.
 - Tom is coming up the front walk.
Onlar yol boyunca üçü yan yana yürüdü.
 - They walked along the road three abreast.
Sadece kısa bir yol, bu yüzden birkaç dakika içinde oraya yürüyebilirsiniz.
 - It's only a short way, so you can walk there in a few minutes.
I carefully walked the ladder along the wall.