Tom her zaman nükte yapıyor.
 - Tom is always making witty remarks.
Eski arkadaşının fişini çekerken, herkes ölür dedi genellikle nükteci doktor.
 - Everybody dies, said the usually witty doctor as he pulled the plug on his old friend.
İnce espri konuşmaya lezzet verir.
 - Wit gives zest to conversation.
O kitabı yazan kişi hem mizah hem de ince espriye sahiptir, değil mi?
 - The person who wrote that book is possessed of both humour and wit, isn't he?
Doktor Tom'a acıyla birlikte yaşamayı öğrenmek zorunda kalacağını söyledi.
 - The doctor told Tom he'd just have to learn to live with the pain.
Şirketiniz öncelikli olarak Amerika ile iş yapıyorsa, o zaman Amerikalı bir yerli ile İngilizce öğrenmek zorunda kalırsınız.
 - If your company primarily does business with America, then you should be studying English with a native speaker from America.
O farkında olmadan Tom'un arka kapısında sızdım.
 - I just snuck in Tom's back door without him noticing.
Farkında olmadan tam yanımdan geçti.
 - She passed right by me without noticing.
Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.
 - So ultimately, with Tatoeba we are only building the foundations… to make the Web a better place for language learning.
Yani benim fikrimin nesi var?
 - So what's wrong with my idea?
İyi bir espri anlayışı zor dönemlerle başa çıkmana yardımcı olacaktır.
 - A good sense of humor will help you deal with hard times.
Bazı normlarla ilgili temel bir anlayış olmadan, iletişim mümkün değildir.
 - Without a basic understanding of certain norms, communication is impossible.
Tom seninle dövüşmeyecek kadar akıllıdır.
 - Tom knows better than to fight with you.
Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
 - All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
Onun zekası ve deneyimi onun sorunla baş etmesini sağladı.
 - His intelligence and experience enabled him to deal with the trouble.
Ortalama zekada birisi bunu anlayabilir.
 - A person with average intelligence would understand that.
Ben senin ince zekana sahip değilim.
 - I don't have your wit.