Benim anavatanımla bağlarımı yenilemek arzusu hissediyorum.
 - I feel the desire to renew my ties with my native country.
Pasaportumu yenilemek zorundayım.
 - I have to renew my passport.
Tom onların onun vizesini yenileyeceklerinden emin değildi.
 - Tom wasn't sure they would renew his visa.
Ehliyetimi geçen ay yenilettim.
 - I had my driver's license renewed last month.