Karşılıklı çıkarlar bulursanız, birbirinizle anlaşırsınız.
- Find mutual interests, and you will get along with each other.
Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir.
- These two lines cut across each other at right angles.
İki erkek kardeş birbirine gülümsedi.
- The two brothers smiled at each other.
İki köy birbirine bitişiktir.
- The two villages adjoin each other.
Onlar asla birbirlerini tekrar görmeyeceklerdi.
- They were never to see each other again.
İki erkek çocuk birbirlerini suçlamaya başladı.
- The two boys began to blame each other.
Birbirimizi anlamaya çalışarak yakınlaşırız fakat sadece birbirimizi incitiriz ve ağlarız.
- We get closer, trying to understand each other, but just hurt each other and cry.
Japonya ve Çin, pek çok yönden birbirinden farklıdır.
- Japan and China differ from each other in many ways.
Biz birbirimizi tanımıyoruz.
- We don't know each other.
Birbirimizi anlamaya çalışarak yakınlaşırız fakat sadece birbirimizi incitiriz ve ağlarız.
- We get closer, trying to understand each other, but just hurt each other and cry.
Maria and Robert loved each other.
... The webmasters taught each other. ...
... they're connected to each other through like a tiny, ...