to alienate; to estrange

listen to the pronunciation of to alienate; to estrange
Английский Язык - Турецкий язык

Определение to alienate; to estrange в Английский Язык Турецкий язык словарь

strange
tuhaf

Olabildiğince tuhaf, o ölü olduğu söylenilen biriyle karşılaştı. - As strange as it may be, he met with somebody who is said to be dead.

Onun düğünü hakkında bir şey bilmemen tuhaf. - It is strange that you know nothing about her wedding.

strange
{s} garip

O bana biraz garip geldi. - It's a bit strange to me.

Onlar orada garip bir hayvan gördü. - They saw a strange animal there.

strange
{s} yabancı

Bir köpek yabancılara havlar. - A dog will bark at strangers.

Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı. - A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.

strange
{s} acayip

Bazen acayip bir adam olabiliyor. - Sometimes he can be a strange guy.

Onları hayat görüşü acayip görünebilir. - Their view of life may appear strange.

strange
{s} bilinmeyen

Onun hobisi bilinmeyen kelebekler toplamaktır. - His hobby is collecting strange butterflies.

strange
{s} acemi
strange
yabancılık
strange
yadırgı
strange
acayiplik
strange
görülmemiş
strange
şaşılası
strange
tecrübesiz
strange
alışık olmayan
strange
{s} işe yabancı
Английский Язык - Английский Язык
strange