to-injure

listen to the pronunciation of to-injure
Английский Язык - Турецкий язык

Определение to-injure в Английский Язык Турецкий язык словарь

disadvantage
dezavantaj

Onun için boşanma tek dezavantajla iyi bir buluş: ilk önce evlenmek zorundasın. - For him, divorce is a good invention, with one sole disadvantage: you have to get married first.

Diğer taraftan, bazı dezavantajları var. - On the other hand, there are some disadvantages.

wrong
yanlış

Ebeveynler çocuklarına yalan söylemenin yanlış bir şey olduğunu öğretirler. - Parents teach their children that it's wrong to lie.

Eğer yanlış yaparsam beni düzelt - Correct me if I am wrong.

wrong
{i} haksızlık

Aslında o haksızlıktan dolayı suçlu muydu? - Was he, in fact, guilty of wrongdoing?

Ben sana ne zaman haksızlık ettim? - When have I ever wronged you?

wrong
yalancı
wrong
sakıncalı
disadvantage
zarar
disadvantage
kayıp
to injure
zarar vermek
disadvantage
at a disadvantage daha zayıf bir durumda olmak
disadvantage
be to somebodys disadvantage bir kimsenin zararına olmak
disadvantage
{i} aleyhte durum
disadvantage
aleyhte olan durum
disadvantage
disadvantaged normal sayılan menfaat
disadvantage
{i} sakınca, mahzur, dezavantaj, zarar
disadvantage
dezavantajlı olmak
wrong
{s} 1. yanlış, gerçeğe uymayan: He gave the wrong answer. Yanlış cevap verdi. We're on the wrong road. Yanlış yoldayız. We boarded the wrong
Английский Язык - Английский Язык
{v} wrong
{v} disadvantage