Müzik duyguları tahrik eder.
 - Music moves the feelings.
Emin görünüyordu fakat onun iç duyguları tamamen farklıydı.
 - He looked confident but his inner feelings were quite different.
Kendini iyi hissetmediği için yatakta kaldı.
 - He stayed in bed because he wasn't feeling well.
Gittikten sonra, huzursuz hissetmeye başladı.
 - After he left, she started feeling uneasy.
Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu.
 - Tom wasn't feeling particularly talkative.
Çok aç hissetmiyordum.
 - I was not feeling very hungry.
Evin sarsılmasını hissederek dışarıya koştum.
 - Feeling the house shake, I ran outside.
Bu sabah kendimi çok hasta hissederek uyandım.
 - I awoke this morning feeling very ill.
Sanırım Tom'un duygularını incitmemek için çok dikkatli olmamız gerekiyor.
 - I think we need to be very careful not to hurt Tom's feelings.
Sanırım onun duygularını incittim.
 - I think I hurt his feelings.