Japonya ham maddelerinin çoğunu ithal etmek zorunda.
 - Japan has to import most of its raw materials.
Japonya yurt dışından çeşitli ham maddeleri ithal eder.
 - Japan imports various raw materials from abroad.
Bu, telif hakkı ile korunan bir materyalin çevirisiydi, bu yüzden telif hakkı sahiplerinin türetilmiş çalışmaları kontrol etme hakkı olduğu için onu iptal ettim.
 - This was a translation of copyrighted material, so I deleted it since copyright owners have the right to control derivative works.
Mary bir materyalisttir.
 - Mary is a materialist.
Bu malzemenin herkes için yararlı olduğunu düşünüyorum.
 - I think that this material is of benefit to everyone.
Malzemeleri Malezya'dan alırız.
 - We get the materials from Malaysia.
Ben maddi kazançla ilgilenmiyorum.
 - I am not interested in material gain.
1894 yılında maddi sorun tekrar ivedi oldu. Küçük ailesiyle birlikte, doktor Grodno'ya taşınmak zorunda kaldı.
 - In 1894 the material question again became pressing. With his little family, the doctor had to move to Grodno.
Antik dönem Gnostikleri maddesel dünyanın içkin olarak kötücül olduğuna inanıyorlardı.
 - The ancient Gnostics believed that this material world was innately malevolent.
İlk temastan sonra, insanlığın maddesel ve ruhsal gelişimi ilerledi.
 - After First Contact, the material and spiritual development of humanity flourished.
Çok fazla maddecilikle büyüdün ve şimdi komşularını kıskanıyorsun.
 - You grew up with too much materialism, and now you envy your neighbours.
Maddeci olduğumu sanmıyorum.
 - I don't think I'm materialistic.