Kazanan kendini oldukça iyi hissediyor.
 - Winning feels pretty good.
Kazanan tarafta olacağımızı düşünüyordum.
 - I thought we were going to be on the winning side.
O, yarışmayı kazandığı için bir ödül aldı.
 - He got a prize for winning the competition.
O takımın çok az, eğer varsa, kazanma şansı var.
 - That team has little, if any, chance of winning.
Önemli olan tek şey kazanmak olsa, o zaman keyfimiz kaçar.
 - If the only thing that mattered was winning, then we'd be depressed.
Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi.
 - Winning the election was a great victory for the candidate's political party.
Eder kazandıran golü attı.
 - Eder scored the winning goal.
Kazançlarımızla güzel bir ev alabiliriz.
 - We could buy a nice house with our winnings.
Eder galibiyet golünü attı.
 - Eder scored the winning goal.
Onların galibiyet serileri bittiği için art arda 10 oyun kaybettiler.
 - They have lost 10 games in a row since their winning streak ended.