Lise günlerimi düşünmeden o şarkıyı dinleyemem.
- I can not hear that song without thinking of my high school days.
Sana sık sık sigara içme,o şekilde sigara içme deniliyorsa, düşünmeye başla, belki sigara içmek toplum ahlakına ya da bir şeye yönelik tehdittir.
- When you are constantly told no smoking, no smoking like that, you start thinking, maybe smoking really is a threat to public morals or something.
Sadece zayıf olduğumu düşünen insanlara sahip olmak istemiyorum.
- I just don't want to have people thinking I'm weak.
Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.
- The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place.
Ben küçük esprileri seviyorum ve senin şeyler üzerinde düşünceni ve görüşlerini oldukça kıskanıyorum.
- I love our little jokes and I'm quite jealous of your thinking and views on things.
Tom para hakkında düşünerek çok zaman harcamaz.
- Tom doesn't spend much time thinking about money.
O bütün zamanını erkek çocuklarını düşünerek geçirir.
- She spends all her time thinking about boys.
Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.
- The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place.
Sana sık sık sigara içme,o şekilde sigara içme deniliyorsa, düşünmeye başla, belki sigara içmek toplum ahlakına ya da bir şeye yönelik tehdittir.
- When you are constantly told no smoking, no smoking like that, you start thinking, maybe smoking really is a threat to public morals or something.
Onu benim düşünce tarzıma ikna edebildim.
- I managed to bring him around to my way of thinking.
Bu makale düşüncemi etkileyecek.
- This article will affect my thinking.
Bu fikirler düşünme tarzımıza yabancı.
- Those ideas are alien to our way of thinking.
Ben iki haftadır yeni projemiz hakkında düşünüyorum. Fakat iyi bir fikir sunamadım.
- I had been thinking about our new project for two weeks, but I couldn't come up with a good idea.