the dividing line formed by combing the hair in different directions

listen to the pronunciation of the dividing line formed by combing the hair in different directions
Английский Язык - Турецкий язык

Определение the dividing line formed by combing the hair in different directions в Английский Язык Турецкий язык словарь

part
parça

Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır. - Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.

Ölüm hayatın tamamlayıcı bir parçasıdır. - Death is an integral part of life.

part
kısım

Onun bazı kısımları üzerinde anlaşamadı. - They could not agree on some parts of it.

Bu teori üç kısımdan oluşur. - This theory consists of three parts.

part
taraf

Parti Mac tarafından organize edildi. - The party was organized by Mac.

Polis onu suçun bir taraftarı olarak görüyordu. - The police regarded him as a party to the crime.

part
kısmen

Kısmen sizinle aynı fikirdeyim. - I partly agree with you.

Tom onun kısmen hatası olduğunu kabul etti. - Tom admitted that it was partially his fault.

part
yarı

Yarın partiye gelecekmisin? - Will you come to the party tomorrow?

Yarın akşam bir partimiz var. - We have a party tomorrow evening.

part
ekseriya
part
görev

Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum. - I try to do my part to help the community.

Görevimi yapmayı planlıyorum. - I plan on doing my part.

part
yan

Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum. - The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.

Tom'un yanına gitmemizi ve ona partiye hazırlanması için yardım etmemizi öneriyorum. - I suggest we go over to Tom's and help him get ready for the party.

part
{f} ayır

Ölüm bizi ayırana kadar iyi ve kötü günde seni seveceğim. - I will love you for better for worse till death us do part.

İş ortakları olarak on yıl sonra, yollarını ayırmaya karar verdiler. - After ten years as business partners, they decided to part ways.

part
fasıl
part
ayrılmak

O, evinden ayrılmak zorunda kaldı. - He had to part with his house.

Niçin ayrılmak istediğine dair fikrim yok. - I have no idea why you want to part with that.

part
{f} parçalanmak, ayrılmak; bölünmek
part
{f} tarakla ayırmak
part
(ial) parça (lı), kısmi
part
(fiil) ayırmak, tarakla ayırmak, ayrılmak, kopmak, elden çıkarmak
part
{i} parça, bölüm, kısım
part
{i} katkı. z. kısmen
part
{i} hisse, pay
Английский Язык - Английский Язык
part
part

The part of his hair was slightly to the left.

the dividing line formed by combing the hair in different directions

    Расстановка переносов

    the di·vid·ing line formed by combing the hair in dif·fer·ent di·rec·tions

    Турецкое произношение

    dhi dîvaydîng layn fôrmd bay kōmîng dhi her în dîfrınt dayrekşînz

    Произношение

    /ᴛʜē dəˈvīdəɴɢ ˈlīn ˈfôrmd ˈbī ˈkōməɴɢ ᴛʜē ˈher ən ˈdəfrənt dīˈreksʜənz/ /ðiː dɪˈvaɪdɪŋ ˈlaɪn ˈfɔːrmd ˈbaɪ ˈkoʊmɪŋ ðiː ˈhɛr ɪn ˈdɪfrənt daɪˈrɛkʃɪnz/
Избранное