Bunu oniki yaşımdan beri yapmamıştım.
- I haven't done that since I was twelve.
Uçağımız tam onikide hareket etti.
- Our plane took off at exactly twelve o'clock.
Korkunç kazada düzinelerle insan yaralandı.
- Dozens of people were injured in the terrible accident.
İki düzine kalem satın aldım.
- I bought two dozen pencils.
Avrupa Birliği bayrağındaki on iki yıldız, birliğin on iki kurucu üyesini sembolize etmemektedir. O, on iki havariyi sembolize etmektedir.
- The twelve stars on the flag of the European Union do not symbolize the twelve founding members of the union. They symbolize the Twelve Apostles.
Eve ulaştığında saat zaten on ikiydi.
- It was already twelve when he reached home.
Okuyacak çok sayıda raporum var.
- I have a dozen reports to read.
Tom bana plastik bir torba içinde çok sayıda kurabiye verdi.
- Tom gave me a dozen cookies in a plastic bag.