Döşemenin her tarafında kan vardı.
- There was blood all over the floor.
O, her gün kan basıncı ölçtürmek zorundadır.
- He has to have his blood pressure taken every day.
Bu öğleden sonra kan bağışladım.
- I donated blood this afternoon.
Sen hiç kan bağışladın mı?
- Have you ever donated blood?
Varlıklı bir bayan olarak Leyla'nın yaşamı bir seraptı.
- Layla's life as a wealthy lady was a mirage.
Leyla hayatını kurtarmak için harekete geçmek zorunda kaldı.
- Layla had to act to save her life.
Tom, anti-nükleer enerji hareketine hayatını adadı.
- Tom has devoted his life to the anti-nuclear-energy movement.
Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
- While there is life, there is hope.
Dünyadaki tropikal yağmur ormanları, gezegende yaşamın ekolojik zincirine kritik bağlantılıdır.
- The world's tropical rainforests are critical links in the ecological chain of life on the planet.
Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
- One's lifestyle is largely determined by money.
Hayatta neyin en önemli olduğu kişiden kişiye değişir.
- What is most important in life differs from person to person.
Sağlık ve canlılık uzun hayat için gereklidir.
- Health and vitality are important for long life.
Tom'a kan nakli yapıldı.
- Tom was given a blood transfusion.
Sadece herhangi bir kan dökme olmasını istemiyorum.
- I just don't want there to be any bloodshed.
Daha fazla kan dökmek istemedim.
- I didn't expect more bloodshed.
Bazı insanlar ölümden sonra ebedi hayata inanıyorlar.
- Some people believe in eternal life after death.
Kısa sürede yaşam tarzına alıştı.
- She soon adjusted to his way of life.
Tom'un sağlıklı bir yaşam tarzı vardır.
- Tom has a healthy lifestyle.
Mr Western, who imputed these symptoms in his daughter to her fall, advised her to be presently blooded by way of prevention.
Look at a leaf. On it are many little raised lines which reach out to all parts of the leaf and back to the stem and twig. These are veins, full of the tree's blood. It is white and looks very much like water;.
... who took blood from a fourteen oh two ...
... You know, we have iron in our blood. ...