O Texas'a dönmek için Meksika başkentinden ayrıldı.
 - He left the Mexican capital to return to Texas.
Çocuğun planı, tıp öğrenimi yapmak ve bir doktor olarak Saint Croix'a dönmekti.
 - The boy's plan was to study medicine and return to Saint Croix as a doctor.
Bir araba iade etmek istiyorum.
 - I'd like to return a car.
Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.
 - I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it.
O onun aşkını geri çevirmedi.
 - He did not return her love.
Keşke iyiliğe karşılık verebilsem.
 - I only wish I could return the favor.
Karşılık olarak ne yapmak zorundayım?
 - What do I have to do in return?