Ben yönergeleri izlemedim.
 - I didn't follow instructions.
Bir bambu bisikletin nasıl yapıldığıma dair yönergeler aldık.
 - We received instructions on how to make a bamboo basket.
Talimatları dikkatle okursanız, yanlış yapmazsınız.
 - You can't go wrong if you read the instructions carefully.
Tom Mary'nin talimatlarını izledi.
 - Tom followed Mary's instructions.
Çocuklar açıklamaları anlıyor gibi görünmüyorlardı.
 - The children didn't seem to understand the instructions.
Kırsalda İngilizce eğitimi seviyesi çok düşük.
 - The level of English instruction in the country is very low.
Eğitimci öğleden sonraları talimatlar verdi.
 - The trainer gave instructions in the afternoons.