Kendimi bu kadar tanıyorum.
- I know that much myself.
Bu kadar çok yardım edebileceğimden emin değilim.
- I'm not sure I can be all that much help.
Benim yerim genellikle bu kadar karmaşa değil.
- My place isn't usually this much of a mess.
Yüzmenin bu kadar çok eğlenceli olabileceğini bilmiyordum.
- I never knew swimming could be this much fun.
Bu kadar çok yiyeceğe gerçekten ihtiyacımız var mı?
- Do we really need this much food?
Daha önce aynı anda bu kadar çok para görmedim.
- I've never seen this much money at once before.
... Not much talking involved. ...
... So there's a balancing act here between how much ...