We're running out of fresh water.
 - Temiz suyumuz bitiyor.
We drained the pond and filled it with fresh water.
 - Havuzun suyunu çektik ve temiz suyla doldurduk.
Meg cleared her desk.
 - Meg kendi masasını temizledi.
He cleared the road in front of his house of snow.
 - O, evinin önündeki yolun karını temizledi.
Now that you are here, you can help do the cleaning.
 - Şimdi buradaysan, temizlemeye yardım edebilirsin.
We clean our classroom after school.
 - Okuldan sonra sınıfımızı temizleriz.
We carry out treatments like whitening. We also do tobacco stain removal and other cleaning procedures.
 - Biz beyazlatma gibi işlemleri yaparız. Ayrıca tütün lekesi çıkarırız ve diğer temizleme işlemlerini yaparız.
White carpets are very hard to keep clean.
 - Beyaz halıları temiz tutmak çok zordur.
Tom is neatly dressed.
 - Tom temiz giyinendir.
Everything should be done neatly.
 - Her şey temizce yapılmalı.
Tom is tidying his room.
 - Tom odasını temizliyor.
The cottage was clean and tidy.
 - Yazlık temiz ve düzenliydi.
If I was going to the African continent where would be the safest and most sanitary place?
 - Eğer Afrika kıtasına gitmiş olsaydım en güvenli ve en temiz yer neresi olurdu?
Let this smoky air out of the room and let some fresh air in.
 - Bu dumanlı havanın odadan çıkmasına ve biraz temiz havanın içeri girmesine izin ver.
Flowers and trees need clean air and fresh water.
 - Çiçeklerin ve ağaçların temiz havaya ve taze suya ihtiyacı vardır.
The casting came cleanly out of its mold.
 - Döküm kalıbından temiz geldi.
How do you take off the shell of a boiled egg cleanly? Is there some sort of trick?
 - Kaynamış bir yumurtanın kabuğunu temiz bir şekilde nasıl çıkarırsın? Bir çeşit hile var mı?
The water from the spring is very pure.
 - Kaynak suyu çok temiz.
I cannot breathe pure air. I live in a large city.
 - Ben temiz hava alamıyorum. Ben büyük bir şehirde yaşıyorum.
I want to keep my room as neat as possible.
 - Odamı mümkün olduğunca temiz tutmak istiyorum.
Keep your room as neat as you can.
 - Elinden geldiğince odanı temiz tut.
Let this smoky air out of the room and let some fresh air in.
 - Bu dumanlı havanın odadan çıkmasına ve biraz temiz havanın içeri girmesine izin ver.
Go out and breathe some fresh air instead of watching TV.
 - Televizyon seyretmek yerine, dışarıya çıkıp biraz temiz hava al.
Mary is an ingenuous student.
 - Mary temiz kalpli bir öğrencidir.