You should be alert to the possible dangers.
- Olası tehlikelere karşı uyanık olmalısın.
We are becoming very aware of the dangers of secondhand smoke.
- Pasif içiciliğin tehlikelerinin daha çok farkına varıyoruz
Sometimes, Grandma is more dangerous than the KGB.
- Bazen büyükanneler, KGB'den daha tehlikelidir.
Tufts is the most dangerous university in the world.
- Tufts, dünyanın en tehlikeli üniversitesidir.
This plastic garbage bag is free of hazardous chemicals.
- Bu plastik çöp torbası tehlikeli kimyasallar içermez.
Overloaded power boards can be a fire hazard.
- Aşırı yüklenmiş güç panoları bir yangın tehlikesi olabilir.
Meteor strikes are a serious threat.
- Meteor çarpmaları ciddi bir tehlikedir.
There are dangers that threaten both men and women.
- Hem erkekleri hem de kadınları tehdit eden tehlikeler vardır.
Sami realized the peril he was in.
- Sami, içinde bulunduğu tehlikeyi fark etti.
Unless a nation's existence is in peril, war is murder.
- Bir ulusun hayatı tehlikede değilse, savaş cinayettir.
Would domestic peace be plunged into jeopardy?
- İç barış tehlikeye girer mi?
This plant is critically endangered.
- Bu bitki kritik tehlike altında.
Can Tatoeba contribute to the saving of endangered languages?
- Tatoeba, yok olma tehlikesinde olan dillerin korunmasında katkıda bulunabilir mi?
Jamal is a dangerous thug. He always gets in trouble.
- Jamal tehlikeli bir haydut. Her zaman başı beladadır.
The ship flashed a distress signal.
- Gemi bir tehlike sinyali gönderdi.
We've got a distress signal from that ship.
- Biz o gemiden bir tehlike sinyali aldık.
He saved the child at the risk of his own life.
- Kendi canını tehlikeye atarak çocuğu kurtardı.
This water can be drunk without risk.
- Bu su tehlikesizce içilebilir.