Tom sometimes is very aggressive and likes to start arguments.
 - Tom bazen çok saldırgandır ve tartışmaları başlatmayı sever.
Marital arguments should always be constructive to a marriage.
 - Evlilik tartışmaları, bir evlilik için daima yapıcı olmalıdır.
There may be discussions about it.
 - Onun hakkında tartışmalar olabilir.
The discussions were long and sometimes bitter.
 - Tartışmalar uzun ve bazen acıydı.
Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago.
 - Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.
The discussions were long and sometimes bitter.
 - Tartışmalar uzun ve bazen acıydı.
She pretended to be asleep during the debate.
 - O, tartışmada uyuyor gibi yaptı.
The eloquent scholar readily participated in the debate.
 - Güzel konuşan bilim adamı kolayca tartışmaya katıldı.
The union has asked for the mediation of the government in the dispute.
 - Sendika tartışma için hükümetten arabuluculuk istedi.
That dispute has been settled once and for all.
 - O tartışma bir zamanlar karara bağlandı ve herkes için.
The argument quickly got out of control.
 - Tartışma hızla kontrolden çıktı.
I will marshal a fair amount of scientific data to support my argument.
 - Benim tartışmayı destekleyecek adil bir miktar bilimsel veriyi sıralayacağım
I know better than to quarrel with her about trifles.
 - Önemsiz şeyler hakkında onunla tartışmayacak kadar akıllıyım.
I want to put an end to the quarrel.
 - Ben tartışmaya bir son vermek istiyorum.
We sided with him in the controversy.
 - Tartışmada onun yanında yer aldık.
In spite of the controversy it aroused, the question still remains open.
 - Onun yer verdiği tartışmaya rağmen, sorun hâlâ çözülmemiş kalmaya devam ediyor.
Tom doesn't want to argue with you.
 - Tom sizinle tartışmak istemiyor.
Some people hate to argue.
 - Bazı insanlar tartışmaktan nefret ederler.
Tom doesn't want to argue with you.
 - Tom sizinle tartışmak istemiyor.
Tom and Mary argue with each other all the time.
 - Tom ve Mary birbirleri ile her zaman tartışırlar.
Tom and Jane quarreled, but they made up the next morning.
 - Tom ve Jane tartıştılar fakat ertesi sabah barıştılar.
I want to put an end to the quarrel.
 - Ben tartışmaya bir son vermek istiyorum.
I beat him completely in the debate.
 - Tartışmada onu tamamen yendim.
It wasn't much of a debate.
 - Büyük bir tartışma değildi.
He argued his daughter out of marrying Tom.
 - O, Tom'la evlendiği için kızıyla tartıştı.
Some people hate to argue.
 - Bazı insanlar tartışmaktan nefret ederler.
We disputed the victory to the end.
 - Zaferi sonuna kadar tartıştık.
Only after a long dispute did they come to a conclusion.
 - Ancak uzun bir tartışmadan sonra bir sonuca vardılar.
I have something I need to discuss with Tom.
 - Tom'la tartışmam gereken bir şeyim var.
I have something important to discuss with Tom.
 - Tom'la tartışacak önemli bir şeyim var.
Parliamentary immunity is a controvertial issue.
 - Parlamenter dokunulmazlık tartışmalı bir konudur.
This problem is worth discussing.
 - Bu sorun tartışılmaya değer.
I took part in the discussion.
 - Ben tartışmaya katıldım.
My comment sparked off an argument in the group.
 - Benim yorumum grupta bir tartışmayı ateşledi.
The fatal stabbing was sparked by an argument that got out of control.
 - Ölümle sonuçlanan bıçaklama olayının kıvılcımı, kontrolden çıkan tartışmadan çıkmıştı.
They are always quarrelling in public.
 - Onlar her zaman toplum önünde tartışıyorlar.
The couple was quarrelling and Chris knocked Beth down.
 - Çift tartışıyordu ve Chris Beth'e vurup yere devirdi.
Tom and Mary bicker all day long.
 - Tom ve Mary bütün gün tartışırlar.
Perry became used to the loud deliberations.
 - Perry yüksek sesle tartışmalara alıştı.
Quarrelling spoiled our unity.
 - Tartışma birliğimizi bozdu.
Conchita Wurst's selection for the Eurovision Song Contest 2014 sparked controversy in Austria.
 - 2014 Eurovision Şarkı Yarışması için Conchita Wurst'un seçilmesi Avusturya'da tartışmalara yol açtı.
An 18-year-old male is in hospital after an altercation at a party last night.
 - 18 yaşındaki bir erkek, dün geceki bir partideki tartışmadan sonra hastanededir.
An altercation broke out between Dan and Linda.
 - Dan ve Linda arasında bir tartışma patlak verdi.
Conchita Wurst's selection for the Eurovision Song Contest 2014 sparked controversy in Austria.
 - 2014 Eurovision Şarkı Yarışması için Conchita Wurst'un seçilmesi Avusturya'da tartışmalara yol açtı.
My comment sparked off an argument in the group.
 - Benim yorumum grupta bir tartışmayı ateşledi.