Why is it okay for boys, but not for girls?
 - Neden erkekler için tamam, ama kızlar için değil?
We'll help you, okay?
 - Biz size yardım ederiz, tamam mı?
If you need anything, you can call, alright?
 - Herhangi bir şeye ihtiyacın olursa arayabilirsin, tamam mı?
Alright, see you then.
 - Tamam, görüşürüz o zaman.
It must bother you to have taken a bad master. I'm stupid too. So, it's all right.
 - Kötü bir öğretmene sahip olmak sizi rahatsız ediyor olmalı. Ben de aptalım. Öyleyse, tamam. 
I think it's all right now.
 - Sanırım o şimdi tamam.
Yeah, show us your t... ranslations...
 - Tamam, bize çevirilerini göster.
Oh yeah, I totally agree.
 - Oh evet, ben tamamen katılıyorum.
Yes, you're quite right.
 - Evet, sen tamamen haklısın.
Yesterday, we finished constructing the new stage.
 - Dün yeni aşama inşaatını tamamladık.
OK, I guess I'm ready.
 - Tamam, sanırım hazırım.
Please be ready in about half an hour, okay?
 - Lütfen yaklaşık yarım saat içinde hazır ol, tamam mı?
They finished eighty miles' journey.
 - Onlar seksen millik yolculuğu tamamladılar.
Have you finished the papers?
 - Belgeleri tamamladın mı?
OK, you keep quiet while we're in the store.
 - Tamam, biz mağazadayken sessiz durun.
My studies are going okay.
 - Benim çalışmalar tamam olacak.
The patrol cars cover the whole of the area.
 - Devriye arabaları alanının tamamını kapsamaktadır.
Tom remained wide awake the whole night.
 - Tom bütün gece tamamen uyanık kaldı.
Tom finished eating all the ice cream that was in the freezer.
 - Tom dondurucudaki dondurmayı tamamen bitirdi.
It is utterly impossible to finish the work within a month.
 - Bir ayda işi tamamen bitirmek imkansız.
Her lecture was completely over my head.
 - Onun dersi tamamen benim anlamayacağım kadar zor.
Liisa was completely overwhelmed, but there was no one there who could've helped her.
 - Liisa tamamen bunalmıştı fakat orada ona yardım edebilecek kimse yoktu.
Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.
 - Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar.
I am quite all right now.
 - Ben şimdi tamamen iyiyim.
Wait a minute, my laundry is done, I'll go hang out the washing.
 - Bir dakika bekle, benim çamaşır tamam, çamaşırı asmaya gideceğim.
He has done the work completely.
 - O, işi tamamen yaptı.
OK, we've got a deal.
 - Tamam, bir anlaşmamız var.
That's exactly what I expected to happen.
 - Bu tamamen olmasını beklediğim şey.
You're exactly right, Tom.
 - Tamamen haklısın, Tom.
It must bother you to have taken a bad master. I'm stupid too. So, it's all right.
 - Kötü bir öğretmene sahip olmak sizi rahatsız ediyor olmalı. Ben de aptalım. Öyleyse, tamam. 
It's all right, Tom. Everything's all right now.
 - Tamam Tom. Şu anda her şey yolunda.
The company, wholly owned by NTT, is doing well.
 - Tamamen NTT'ye ait şirket, iyi kazanıyor.
Tom can understand perfectly well.
 - Tom tamamen iyi bir şekilde anlayabiliyor.
The cherry trees are in full blossom.
 - Kiraz ağaçları tamamen çiçeklenmişler.
He fully realizes that he was the cause of the accident.
 - Kazanın sebebi olduğunun tamamen farkındadır.
You are entirely correct; habits play a very large role in people's lives.
 - Sen tamamen doğru söylüyorsun; alışkanlıklar insanların hayatında çok büyük rol oynar.
This watch keeps correct time.
 - Bu saat tamamen doğrudur.
He was completely absorbed in his work.
 - Tamamen işine dalmıştı.
Her words were completely meaningless.
 - Onun sözleri tamamen anlamsızdı.
I'll hide and you find me. O.K.?
 - Saklanacağım ve sen beni bulacaksın. Tamam mı?
I didn't have to open the letter. I knew exactly what it said.
 - Mektubu açmak zorunda değildim. Ne söylediğini tamamen biliyordum.
That's exactly what I expected to happen.
 - Bu tamamen olmasını beklediğim şey.
He has done the work completely.
 - O, işi tamamen yaptı.
Wait a minute, my laundry is done, I'll go hang out the washing.
 - Bir dakika bekle, benim çamaşır tamam, çamaşırı asmaya gideceğim.