This table is made from wood.
- Bu masa tahtadan yapılmıştır.
I have a wooden comb.
- Benim bir tahta tarağım var.
We sell metal, paper, and wooden plates.
- Metal, kağıt ve tahta tabaklar satarız.
I have a wooden comb.
- Benim bir tahta tarağım var.
Tom pulled the darts out of the board.
- Tom dartları tahtadan çekti.
The fisherman saved himself by means of a floating board.
- Balıkçı kendini yüzen bir tahta vasıtasıyla kurtardı.
Blackboards are not always black.
- Yazı Tahtaları her zaman siyah değildir.
He drew two squares on the blackboard.
- O tahtaya iki kare çizdi.
Tom is boarding up the windows.
- Tom pencereleri tahta çakarak kapatıyor.
Stick a notice on the board.
- Tahtaya bir not yapıştır.