O, oyunu mutlaka kazanacak.
 - He is certain to win the game.
İstasyonda güvenilir bir beyefendiyle karşılaştım.
 - I met a certain gentleman at the station.
Çeviri bir kadın gibidir. Güzelse güvenilir değildir. Güvenilirse kesinlikle güzel değildir.
 - Translation is like a woman. If it is beautiful, it is not faithful. If it is faithful, it is most certainly not beautiful.
Üçüncü yıldız belirli bir krala ait oldu.
 - The third star belonged to a certain king.
Uygun şekilde kullanılırsa, belirli zehirler yararlı olacaktır.
 - Properly used, certain poisons will prove beneficial.
Başbakan Koizumi kesinlikle soğukkanlı bir insan değildir.
 - Prime Minister Koizumi is certainly not a cold-blooded man.
Buraya ne zaman geldiği kesin değil.
 - It is not certain when he came here.
Bizim sınıfta belli bir çocuktan etkileniyorum.
 - I am attracted to a certain boy in my class.
Ona belli bir genç doktor tarafından bakıldı.
 - He was taken care of by a certain young doctor.
15 Mart'a kadar laboratuvar ekipmanını teslim edebileceğimden eminim.
 - I'm certain we can deliver the laboratory equipment by March 15th.
Tom, Mary'nin onun büyükbabasının altın saatini çaldığından oldukça emindi.
 - Tom was reasonably certain that Mary had stolen his grandfather's gold watch.
Tom kesinlikle takımındaki herhangi biri kadar çok çalışıyor.
 - Tom certainly works as hard as anyone else on his team.
Tom kesinlikle bugün geleceğini herhangi birinin bilmesine izin vermedi.
 - Tom certainly didn't let anyone know that he was arriving today.