Böyle uluslararası birleşme harika sonuçlar doğurdu.
- Such international cooperation produced great results.
Bu ülkeyi yine ulu yapmak için ileri görüşlü bir öndere ihtiyacımız var.
- We need a forward-looking leader to make this country great again.
Muhteşem bir yardımcısın.
- You've been a great help.
Bu kravatın o gömlekle muhteşem uyacağını düşünüyorum.
- I think this tie will go great with that shirt.
Birkaç harika fikrim var ama paraya ihtiyâcım var.
- I've got some great ideas but I need money.
Bu pilavın harika tadı var.
- This pilaf tastes great!
Cılız bir kıvılcım kocaman bir aleve dönüşebilir.
- A tiny spark may become a great flame.
Kocasının bir kazada hayatını kaybettiği haberi ona büyük bir şok oldu.
- The news that her husband had been killed in an accident was a great shock to her.
Kocasının hastalığı ona büyük endişeye yol açtı.
- Her husband's illness caused her great anxiety.
Bu, çok önemli bir konu.
- This is a matter of great importance.
O çok önemli bir adam.
- He is a man of great importance.
O kayakta çok iyidir.
- She is great at skiing.
Çok iyi hissetmiyorum.
- I haven't been feeling so great.
O kadar müthiş değil.
- It's not all that great.
Zaman müthiş bir öğretmendir, ama ne yazık ki tüm öğrencilerini öldürür.
- Time is a great teacher, but unfortunately it kills all its pupils.
Senin harika yeteneğin var. Sen gerçekten yeteneklisin.
- You have great talent. You are truly gifted.
Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
- To our great surprise, he suddenly resigned.
İstasyonda biletimi bulurken büyük zorluk yaşadım.
- I had great difficulty in finding my ticket at the station.
Bob ve ben çok iyi arkadaşlarız.
- Bob and I are great friends.
Sadece en iyi malzemeleri kullanmak için büyük özen gösterilmiştir.
- Great care has been taken to use only the finest ingredients.