İngiliz İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi arasında bazı farklar vardır.
- There are some differences between British English and American English.
Bir müzisyen seslerdeki küçük farkları anlayabilir.
- A musician can appreciate small differences in sounds.
Bu iki ülke arasında önemli farklılıklar var.
- There are significant differences between those two countries.
Tom'un ve benim farklılıklarımız var.
- Tom and I have our differences.
İki ülke arasındaki bu anlaşmazlıklar, uluslararası hukuka uygun olarak çözülmelidir.
- These disputes between the two nations should be solved in accordance with international law.
II. Dünya Savaşı'ndan sonraki uluslararası anlaşmazlıklar hakkında bir tez yazıyorum.
- I am writing a thesis about international disputes after World War II.
Kişiselleşen anlaşmazlıkları durdurmanı istiyorum.
- I would like you to stop personalizing disputes.
II. Dünya Savaşı'ndan sonraki uluslararası anlaşmazlıklar hakkında bir tez yazıyorum.
- I am writing a thesis about international disputes after World War II.
Tom'un ve benim farklılıklarımız var.
- Tom and I have our differences.
İnsanların farklılıklarının farkında olması gerekir, ama aynı zamanda onları yaygınlığını da kucaklamalılar.
- People need to be aware of their differences, but also embrace their commonness.