O, Marilyn Monroe'ya acayip bir benzerlik taşımaktadır.
 - She bears an uncanny resemblance to Marilyn Monroe.
Gölün üstündeki buz senin ağırlığını taşımak için çok ince.
 - The ice on the lake is too thin to bear your weight.
Benjamin, bir ayıyı tüfekle vurdu.
 - Benjamin shot a bear with a rifle.
Bir ayı ağaca tırmanabilir.
 - A bear can climb a tree.
Tom'un sineye çekmekten başka seçeneği yoktu.
 - Tom had no choice but to grin and bear it.