I want a jacket shaped like yours.
- Sizinkinin şeklinde bir ceket istiyorum.
Kaoru, yours is the best reaction so far - you win the grand prize.
- Kaoru, şimdiye kadar en iyi tepki sizinki - büyük ödülü kazanırsınız.
It’s all yours.
Yours sincerely, Yours faithfully, Yours, Sincerely yours.
I know that you're a teacher.
- Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
I do not understand you.
- Siz insanları anlamıyorum.
I'd never borrow anything of yours without asking first.
- Öncelikle sormadan sizin herhangi bir şeyinizi asla ödünç almam.
I couldn't have done that without your help.
- Sizin yardımınız olmadan onu yapamazdım.
We're going to get you out of there.
- Sizi oradan çıkaracağız.
Your opinion seems to be out of date.
- Sizin fikirleriniz güncelliğini yitirmiş gibi görünüyor
That's none of your business.
- Onun sizinle bir ilgisi yok.
None of the money is yours.
- Paranın hiçbiri sizin değil.
I need a pencil. Can I use one of yours?
- Bir kaleme ihtiyacım var. Sizinkilerden birini kullanabilir miyim?
Our children are at school; where are yours?
- Bizim çocuklar okulda; sizinkiler nerede?