Tom bilgili bir adam.
 - Tom is a learned man.
Bilgili bir kişiyi dinlemek harika.
 - It's marvellous to listen to a learned person.
Onları ziyaret etmeden önce, kültürleri hakkında mümkün olduğu kadar çok bilgi sahibi olduk.
 - We learned as much as possible about their culture before visiting them.
Güvenilir kaynaklardan onun hakkında bilgi edindim.
 - We learned about that from reliable sources.
Beşikte öğrenilen mezara kadar taşınır.
 - What is learned in the cradle is carried to the tomb.
Zorbalık öğrenilmiş bir davranıştır.
 - Bullying is a learned behavior.
On yaşındayken gitar çalmayı öğrendim.
 - I learned to play guitar when I was ten years old.
Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
 - At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.