Tom bilgili bir adam.
 - Tom is a learned man.
Bilgili bir kişiyi dinlemek harika.
 - It's marvellous to listen to a learned person.
Hiç kimse çok bilgili değil ki her şeyi bilebilsin.
 - No one is so learned that he can know all things.
Güvenilir kaynaklardan onun hakkında bilgi edindim.
 - We learned about that from reliable sources.
Beşikte öğrenilen mezara kadar taşınır.
 - What is learned in the cradle is carried to the tomb.
Zorbalık öğrenilmiş bir davranıştır.
 - Bullying is a learned behavior.
Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
 - To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
Yunan kültürü hakkında çok şey öğrendim.
 - I learned a lot about Greek culture.