Barack Obama is aiming for an international ban on nuclear weapons, but is not against them in all wars.
- Barack Obama, nükleer silahlarla ilgili uluslararası bir yasaklamayı hedefliyor, fakat tüm savaşlarda onlara karşı değil.
The fingerprints left on the weapon match the suspect's.
- Silahta kalan parmak izleri şüphelininki ile uyuşuyor.
Guns don't kill people. People kill people.
- Silahlar insanları öldürmez. İnsanlar insanları öldürür.
Toss your gun over here.
- Silahını buraya fırlat.
We must consider the question of whether we can afford such huge sums for armaments.
- Böylesine büyük bir silahlanma için paramızın olup olmadığı sorusunu göz önüne almalıyız.
The export of arms was prohibited.
- Silah ihracatı yasaklandı.
The troops had plenty of arms.
- Askerlerin bol miktarda silahları vardı.
Americans have the right to bear arms.
- Amerikalılar silah taşıma hakkına sahiptir.
Tom held the hostages at gunpoint while Mary gathered the cash.
- Tom, Mary parayı toplarken rehineleri silahla tuttu.
Let there be an end to wars and weaponry.
- Savaşlara ve silahlara bir son verelim.
Weapons export was prohibited.
- Silah ihracatı yasaklandı.
The fingerprints left on the weapon match the suspect's.
- Silahta kalan parmak izleri şüphelininki ile uyuşuyor.
People have started arming themselves.
- Millet silahlanmaya başladı.
We must consider the question of whether we can afford such huge sums for armaments.
- Böylesine büyük bir silahlanma için paramızın olup olmadığı sorusunu göz önüne almalıyız.
Tom did time for armed robbery.
- Tom silahlı soygun için cezasını doldurdu.
Dan is a firearms expert.
- Dan bir ateşli silah uzmanıdır.
The government has been reconsidering its firearms exportation.
- Hükümet ateşli silah ihracatını yeniden ele almaktadır.
I heard a shot just now.
- Ben şimdi bir silah sesi duydum.
We heard three shots.
- Biz üç el silah sesi duyduk.
I'm not sure what it was, but it sounded like a gunshot.
- Onun ne olduğundan emin değilim ama bir silah atışına benziyordu.
Tom died of a single gunshot wound.
- Tom tek silah atışı yarasından öldü.
Tom thought that maybe Mary and John were gunrunners.
- Tom belkide Mary ve John'un silah kaçakçısı olduklarını düşünüyordu.
I don't have a firearm.
- Bir ateşli silahım yok.
It is thought that manual firearms appeared in the 14th century.
- Manuel ateşli silahın 14. yüzyılda ortaya çıktığı düşünülmektedir.
The troops had plenty of arms.
- Askerlerin bol miktarda silahları vardı.
Some people are demonstrating against nuclear arms.
- Bazı insanlar nükleer silahlara karşı gösteri yapıyorlar.
Let there be an end to wars and weaponry.
- Savaşlara ve silahlara bir son verelim.