Life is like a journey.
- Hayat bir seyahate benzer.
Reading a book can be compared to making a journey.
- Bir kitap okumak bir seyahat ile kıyaslanabilir.
I want to travel with you.
- Seninle seyahat etmek istiyorum.
Traveling makes people knowledgeable.
- Seyahat, insanları bilgili yapar.
Tom loves taking trips.
- Tom seyahat etmeyi sever.
I am short of money for my trip.
- Seyahatim için yeterli param yok.
He went on a voyage to America.
- O, Amerika'ya seyahate gitti.
I'm travelling alone.
- Yalnız seyahat ediyorum.
Tourists should take care to respect local cultures when they are travelling.
- Turistler seyahat ederken yerel kültürlere uymaya dikkat etmeliler.
Poor health prohibited him from traveling.
- Sağlığının az olması onu seyahatten alıkoydu.
Traveling abroad is one of my favorite things.
- Yurt dışına seyahat etmek benim en sevdiğim şeylerden biridir.