Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.
- O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir.
Reading a book can be compared to making a journey.
- Bir kitap okumak bir seyahat ile kıyaslanabilir.
It is considered impossible to travel back to the past.
- Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
May I pay with a travelers' check?
- Seyahat çekiyle ödeyebilir miyim?
She is saving her money with a view to taking a trip around the world.
- Dünya seyahatine çıkmak amacıyla parasını biriktiriyor.
Tom loves taking trips.
- Tom seyahat etmeyi sever.
Traveling makes people knowledgeable.
- Seyahat, insanları bilgili yapar.
Poor health prohibited him from traveling.
- Sağlığının az olması onu seyahatten alıkoydu.
He went on a voyage to America.
- O, Amerika'ya seyahate gitti.
Throughout my life, I've had the great pleasure of travelling all around the world and working in many diverse nations.
- Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım.
I'm travelling alone.
- Yalnız seyahat ediyorum.
I want to travel to the moon.
- Ben aya seyahat etmek istiyorum.
Would you like to travel abroad?
- Yurt dışına seyahat etmek ister misiniz?
I want to spend some time traveling.
- Seyahat ederek biraz vakit geçirmek istiyorum.
I spent more than three-quarters of my summer vacations traveling.
- Yaz tatillerimin dörtte üçünden fazlasını seyahat ederek geçirdim.
If I were rich, I'd pass my time in travelling.
- Zengin olsam zamanımı seyahat ederek geçiririm.
It seems you enjoy travelling the world.
- Dünyayı seyahat etmekten hoşlanıyor gibi görünüyorsun.
She was afraid of travelling alone.
- O yalnız seyahat etmekten korkuyordu.
Where is the closet travel agent?
- En yakın seyahat acentası nerede?
The travel agent suggested that we take some traveler's checks with us.
- Seyahat acentası yanımıza bazı seyahat çekleri almamızı önerdi.
Do you like to travel?
- Seyahat etmekten hoşlanır mısınız.
It's very unlikely that Tom will ever want to travel alone.
- Tom'un tek başına seyahat etmek istemesi çok zayıf bir olasılıktır.