selamla

listen to the pronunciation of selamla
Турецкий язык - Английский Язык
greet

He greeted me with a smile. - O bir tebessümle beni selamladı.

We exchanged greetings. - Birbirimizi selamladık.

{f} hail

The people hailed the victory. - İnsanlar zaferi selamladılar.

{f} salute

I don't salute your flag. - Bayrağınızı selamlamam.

Tom forgot to salute. - Tom selamlamayı unuttu.

{f} greeting

Greetings are the basis of good manners. - Selamlar, görgü kurallarının temelidir.

We exchanged greetings. - Birbirimizi selamladık.

selam
greeting

We exchanged greetings. - Birbirimizi selamladık.

Greetings from Brazil! - Brezilya'dan selamlar!

selamlamak
{f} salute
selam
hi!

In case you see him, give him my regards. - Onu görürsen, ona selamlarımı ilet.

Hi. How are you doing? - Selam. Nasıl gidiyor?

selam
hello

Please say hello to Tom for me. - Lütfen Tom'a benim için selam söyle.

And if you see Tom, say hello to him for me. - Ve Tom'u görürsen, Ona benim için selam söyle.

selam
salaam
selam
(Konuşma Dili) Hello!/Hi!
selam
regard

Please give my regards to your father. - Lütfen babanıza selamlarımı iletin.

Please send my regards to your wife. - Lütfen, eşinize selamlarımı iletin.

selam
(Muzik) ave maria
selam
chin chin
selam
remember
selamlamak
greet

They got up to greet her. - Onlar onu selamlamak için kalktılar.

They got up to greet Tom. - Tom'u selamlamak için ayağa kalktılar.

selamlamak
hail
selam
regards

In case you see him, give him my regards. - Onu görürsen, ona selamlarımı ilet.

Give my regards to him. - Ona selamlarımı gönder.

selam
salute

Land of liberty, land of the future, I salute you! - Özgürlük ülkesi, geleceğin ülkesi, seni selamlıyorum!

I don't salute your flag. - Bayrağınızı selamlamam.

selam
salutation
selam
salut

The president saluted the public. - Devlet başkanı halkı selamladı.

I'm not saluting your flag. - Bayrağınızı selamlamıyorum.

selam
ave
selam
felicitate
selam
hallo
selam
(Konuşma Dili) howdy
selam
hi
selam
saluted
selam
hi there
selam
greeting, salutation, salute; hi!
selam
(Askeriye) salute
selam
greeting, salutation, hello
selamlamak
to greet

I want to greet him, too. - Ben de onu selamlamak istiyorum.

They got up to greet Tom. - Tom'u selamlamak için ayağa kalktılar.

selamlamak
(Askeriye) to salute
selamlamak
salaam
selamlamak
herald
selâmlamak
(başı ile) nod to smb
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение selamla в Турецкий язык Турецкий язык словарь

SELAM
(Osmanlı Dönemi) Allah'ın (C.C.) rızasına erişmek için mü'minlerin birbirlerine yaptığı dua. Mü'minler birbirleriyle karşılaştıklarında büyük küçüğe; yürüyen durana; azlık çokluğa; hayvan veya vasıta üzerinde olan yerde yürüyene; yüksekteki aşağıdakine "Selâmün aleyküm" der. Selâmı alan "Ve Aleykümüsselâm ve Rahmetullâhi ve Berekâtühu" diyerek cevap verir. Evvelâ selâm veren daha çok sevap kazanır. Selâm vermek sünnet, almak
SELAM
(Osmanlı Dönemi) Ayıplardan, âfetten sâlim oluş. Selâmet, emniyet. Sulh. Asâyiş. Bütün korktuklarından emin olma
Selamlamak
selam vermek
selam
Bir kimseyle karşılaşıldığında, birinin yanına gidildiğinde veya yanından uzaklaşıldığında kendisine sözle veya işaretle bir nezaket gösterisi yapma, esenleme
selam
Esenlik dilemek
selamlamak
Bir kimseyle karşılaşıldığında, birinin yanına gidildiğinde veya yanından uzaklaşıldığında selam vermek, esenlemek: "Onu ve onun gibi ateş altında, duman içinde memleketi için ölmeye atılanları birden selamlıyorum."- H. E. Adıvar
selamlamak
Bir kimseyle karşılaşıldığında, birinin yanına gidildiğinde veya yanından uzaklaşıldığında selâm vermek, esenlemek