Gökyüzünde görülen bir sürü yıldız vardı.
- There were a lot of stars seen in the sky.
Görülen bir şey, asla görülmemiş gibi olmaz.
- What has been seen can not be unseen.
Tom, Mary'yle görülmek istemiyordu.
- Tom didn't want to be seen with Mary.
Tom Mary ile görülmek istemiyor.
- Tom doesn't want to be seen with Mary.
Onunla beraber görünmek istemiyorum
- I don't want to be seen in his company.
Sami çıplak görünmek istemedi.
- Sami didn't want to be seen naked.
Çin'e gidene kadar hiç panda görmemiştim.
- I had never seen a panda until I went to China.
Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir.
- Germs can only be seen with the aid of a microscope.
O, evin dışına giderken görüldü.
- He was seen going out of the house.
Ben camı kırarken görüldüm.
- I was seen to break the window.
Tom Boston'u ziyaret ettiğinde Mary'yi görmüş olmalı.
- Tom must have seen Mary when he visited Boston.
Tom daha önce Mary'yi John'la birlikte birden fazla ortamda görmüştü ve sonunda onların birbirlerini gördüklerini anladı.
- Tom had seen Mary with John on more than one occasion before and finally figured out that they were seeing each other.