seçilmiş

listen to the pronunciation of seçilmiş
Турецкий язык - Английский Язык
selected

The conference will be held in a specially selected church. - Konferans, özel seçilmiş bir kilisede düzenlenecek.

Those selected will have to face extensive medical and psychological tests. - Seçilmiş olanlar kapsamlı tıbbi ve psikolojik testlerle yüzleşmek zorunda kalacak.

chosen

You are the chosen one. - Sen seçilmiş birisin.

Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives. - Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.

(Politika Siyaset) Elected, chosen
recherche
elective
select

The conference will be held in a specially selected church. - Konferans, özel seçilmiş bir kilisede düzenlenecek.

These are select peaches. - Bunlar seçilmiş şeftaliler.

picked

Do you have a name picked out for your baby? - Bebeğiniz için seçilmiş bir adınız var mı?

(Bilgisayar) enabled state
opted
(Bilgisayar) checked
excerpted
analectic
graded
the chosen

You are the chosen one. - Sen seçilmiş birisin.

elect

Only the elected President may deliver an opening address. - Sadece seçilmiş Cumhurbaşkanı açılış konuşmasını yapabilir.

We are the people's elected representatives. - Bizler halkın seçilmiş temsilcileriyiz.

seçilmiş olan
chosen
Seçilmiş Deniz Piyadeleri İhtiyat Unsurları
(Askeri) Selected Marine Corps Reserve
seçilmiş ihtiyat unsuru
(Askeri) Selected Reserve
seçilmiş olanlar
the elect
seç
choose

You may choose any book you like. - Beğendiğin herhangi bir kitabı seçebilirsin.

Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children. - Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.

rastgele seçilmiş
arbitrary
seç
chose

We chose Mary a good birthday present. - Mary'ye iyi bir doğum günü hediyesi seçtik.

He was chosen to be a member of the team. - O, takımın bir üyesi olarak seçildi.

seç
{f} chosen

You or I will be chosen. - Siz ya da ben seçileceğim.

Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives. - Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.

seç
{f} elect

Yuri Andropov was elected Chairman of the Presidium of the Supreme Soviet on June 16, 1983. - Yuri Andropov 16 Haziran 1983 te Yüce Rusya'nın Başbakanlık Heyetinin başkanı seçilmişti.

In 1860, Lincoln was elected President of the United States. - 1860'ta Lincoln, ABD başkanlığına seçildi.

seç
choosing

Mary took her time choosing a dress even though Tom was waiting for her. - Tom onu bekliyor olsada, Mary'nin bir elbise seçmesi zamanını aldı.

You cannot be too careful in choosing your friends. - Arkadaşlarınızı seçerken çok dikkatli olamazsınız.

seç
{f} elected

Yuri Andropov was elected Chairman of the Presidium of the Supreme Soviet on June 16, 1983. - Yuri Andropov 16 Haziran 1983 te Yüce Rusya'nın Başbakanlık Heyetinin başkanı seçilmişti.

Dwight Eisenhower was elected president in 1952. - Dwight Eisenhower, 1952'de başkan olarak seçildi.

nedensiz seçilmiş
arbitrary
seç
(Bilgisayar) choose columns
seç
(Bilgisayar) select from
seç
single out

I don't think it's fair to single out Tom. - Tom'u seçmenin adil olduğunu sanmıyorum.

seç
{f} selecting

Tom did a pretty good job of selecting music for the dance. - Tom, dans için müzik seçimi konusunda iyi bir iş çıkardı.

seç
select

The president shall be selected by majority vote. - Başkan çoğunluğun oyu ile seçilecek.

The old selection process for judges was very unfair. - Hakimler için eski seçim süreci çok haksızdı.

seç
pick on

You have to pick one. - Bir tane seçmek zorundasın.

Did you pick one yet? - Henüz birini seçtin mi?

seç
pick out

Which book did you pick out to send to Anne? - Anne'ye göndermek için hangi kitabı seçtin?

Pick out the shirt that you like best. - En çok sevdiğin gömleği seç.

seç
{f} selected

She selected a hat to match her new dress. - O, yeni elbisesi ile uyması için yeni bir şapka seçti.

Those selected will have to face extensive medical and psychological tests. - Seçilmiş olanlar kapsamlı tıbbi ve psikolojik testlerle yüzleşmek zorunda kalacak.

seç
choose, select
seçilmişler
selected for
birer birer seçilmiş
hand-picked
dikkatle seçilmiş
hand-picked
dikkatle seçilmiş sözcükler
choice words
elle seçilmiş
manually selected
güvelik yardım ofisi/subayı; güvenlik yardım kuruluşu; seçilmiş taarruz seçeneği
(Askeri) security assistance office/officer; security assistance organization; selected attack option
güvenli analiz uzmanı dosya ortamı; kaçmak için seçilmiş bölge
(Askeri) secure analyst file environment; selected area for evasion
iyi seçilmiş
well-chosen
kaçmak için seçilmiş bölge alan istihbarat tanımı
(Askeri) selected area for evasion (SAFE) area intelligence description
kaçmak için seçilmiş bölge temas noktası
(Askeri) selected area for evasion-contact point
kaçmak için seçilmiş kaçma ve kurtulma bölgesi (SAFE) bölge harekete geçme taleb
(Askeri) evasion and recovery selected area for evasion (SAFE) area activation request
nükleer silahların seçilmiş hedeflere atılması
(Askeri) selective release
seç
singleout
özenle seçilmiş
recherche
Турецкий язык - Турецкий язык
Aynı cinsten olan nesneler arasından iyi ve seçkin olanlar çıktıktan sonra geride kalanlar
Seçimle iş başına gelen
Seçimle işbaşına gelen
Seçerek ayrılmış
(Osmanlı Dönemi) müntehap
seçilmiş başkan
(Politika Siyaset) Başkanlığa seçilmiş ama henüz görevi resmen devralmamış kişiler için kullanılan geçici unvan