schwiegersohn

listen to the pronunciation of schwiegersohn
Немецкий Язык - Турецкий язык
e {'şvi: gırzo: n} e damat
[der] damat, güvey
Английский Язык - Турецкий язык

Определение schwiegersohn в Английский Язык Турецкий язык словарь

son
oğul

O, arazisini oğulları arasında dağıttı. - He distributed his land among his sons.

Şimdi büyük oğullar babalarından oldukça bağımsızlar. - The elder sons are now quite independent of their father.

son-in-law
damat

Tom iyi bir damat mı? - Is Tom a good son-in-law?

Senin damat onu ona verdi, zira onun ona çok ihtiyacı vardı. - Your son-in-law gave it to him, for he needed it badly.

son
erkek evlat.oğul
son
{i} çocuk

Bir çocuk bir şarkıdan daha çabuk ne öğrenir? - What will a child learn sooner than a song?

Şarkı söyleyen çocuk benim erkek kardeşimdir. - The boy singing a song is my brother.

son
it oğlu it
son
Hay Allah
son
evladım
son
piç oğlu piç
son
Hazreti İsa
son
{i} oğul, erkek evlat
son
son of a gun it kırıntısı
son
oğlu

Onun oğlu ünlü bir piyanist oldu. - His son became a famous pianist.

Benim bir oğlum ve bir de kızım var. Oğlum New York'ta ve kızım da Londra'da. - I have a son and a daughter. My son is in New York, and my daughter is in London.

son
oğlum

Benim bir oğlum ve bir de kızım var. Oğlum New York'ta ve kızım da Londra'da. - I have a son and a daughter. My son is in New York, and my daughter is in London.

Küçük oğlum araba sürebiliyor. - My little son can drive a car.

son
{i} erkek evlât

O, şimdiye kadar sahip olduğumuz tek erkek evlat. - He is the only son that we have ever had.

Bir erkek evlat babasına itaat etmeli. - A son must obey his father.

Немецкий Язык - Английский Язык
son-in-law
son
der Schwiegersohn in spe
the aspiring son-in-law