Okuldan sonra onun hakkında konuşalım.
- Lass uns nach der Schule darüber reden.
Okul 10 Nisan'da başlıyor.
- Die Schule beginnt am zehnten April.
Genç olmak, okula gitmek zorunda kalmak demektir.
- Jung zu sein bedeutet, dass man in die Schule gehen muss.
O okula gitmek için çok genç.
- Sie ist zu jung, um in die Schule zu gehen.
Lütfen okul kurallarına uyun.
- Please obey the school rules.
O okulunu çok seviyor.
- She likes her school a lot.
Tom hukuk fakültesine gidiyor.
- Tom is going to law school.
Tom az önce hukuk fakültesinden mezun oldu.
- Tom has just graduated from law school.
Eğitim yaptığın okulda yazı yazmanın yanı sıra sağduyuyu öğretmediler mi?
- Didn't they teach you common sense as well as typing at the school where you studied?
Her nasılsa, Japon lisem hakkında en fazla fark ettiğim şey öğrenciler tarafından öğretmenlerine gösterilen büyük saygıydı.
- What I most noticed about my Japanese high school, however, was the great respect shown by students toward their teachers.
Tom'un okulda bir sürü sorunları vardı.
- Tom had a lot of problems at the school.
Okul kütüphanemizin bir sürü kitabı var.
- Our school library has many books.
Bizim tekne bir balık sürüsünü izledi.
- Our boat followed a school of fish.
Bizim güzel bir okul kütüphanemiz var.
- We have a nice school library.
Okulda güzel sanatlar okuyor.
- She is studying fine art at school.
O eli ağzının üzerinde okul kızlarının yapma tarzına güldü.
- She laughed the way schoolgirls do, with her hand over her mouth.
Tom Mary'nin okuldaki davranma tarzını görmezlikten gelmeye devam etmeyi reddetti.
- Tom refused to continue to ignore the way Mary was behaving at school.