Çok parlak bir kravat taktı.
- He wore a very loud necktie.
O bana tamamen zevkime uygun bir kravat verdi.
- She gave me a necktie which was completely to my liking.
Sözleşme imzaladığımız için kararımıza bağlıydık.
- We were tied to our decision because we signed the contract.
Onlar hırsızı ağaca bağladılar.
- They tied the thief to the tree.
O her gün papyon takıyor.
- He wears a bow tie every day.
Tom papyon ayarları ile oynuyor.
- Tom is fiddling with his bow tie.