He advocated abolishing class distinctions.
 - O, sınıf ayrımlarının ortadan kaldırılmasını savundu.
He advocates reform in university education.
 - Üniversite eğitiminde reformu savunuyor.
I was defending myself.
 - Kendimi savunuyordum.
Tom was defending himself.
 - Tom kendini savunuyordu.
The defenders checked the onslaught by the attackers.
 - Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.
They defended their country against the invaders.
 - Onlar istilacılara karşı ülkelerini savundular.
I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting.
 - Beni toplantıda savunmadığın için seni asla affetmeyeceğim.