He bought books at random.
- O, rastgele kitap satın aldı.
I bought a bottle of beer at the liquor store.
- Likör dükkânından bir şişe bira satın aldım.
At last, they purchased freedom with blood.
- Nihayet, onlar kanla özgürlüğü satın aldı.
I purchased a new car last week.
- Geçen hafta yeni bir araba satın aldım.
The Argentine president said that diabetes is a disease of people with high purchasing power.
- Arjantin devlet başkanı şekerin yüksek satın alma gücü olan insanların bir hastalığı olduğunu söyledi.
Purchasing power has greatly fallen.
- Satın alma gücü çok düştü.
Are you going to buy a dictionary?
- Sözlük mü satın alacaksınız?
Please do not buy it.
- Lütfen onu satın alma.
I never go out without buying something.
- Ben bir şey satın almadan asla dışarı çıkmam.
I love buying on eBay.
- eBay'dan satın almayı çok seviyorum.