What do stores do with unsold merchandise?
- Mağazalar satılmamış malla ne yapar.
There were seven cases of unsold wine in the cellar.
- Mahzende satılmamış yedi kasa şarap vardı.
She sells medicine in the pharmacy.
- O, eczanede ilaç satıyor.
He decided to sell the car.
- Arabayı satmaya karar verdi.
Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide.
- Uluslararası satışlarımız büyümeye, Toyo Computer adını dünya çapında iş dünyasına getirmeye devam ediyor.
He realized a large sum by the sale of the plantation.
- O ekili alanın satışını büyük miktarda gerçekleştirdi.
I sold the house to advantage.
- Evi avantajlı şekilde sattım.
Tomatoes are sold by the pound.
- Domatesler Paund ile satılır.
Tom bought a cup of coffee from a vending machine.
- Tom satış makinesinden bir fincan kahve aldı.
Tom saw vending machines everywhere when he visited Japan.
- Tom Japonya'yı ziyaret ettiğinde her yerde otomatik satış makinaları gördü.
Whenever I go to this store, they're selling freshly baked taiyaki cakes.
- Bu dükkâna her ne zaman gitsem, taze pişmiş taiyaki kekleri satıyorlar.
I doubt that Tom would ever consider selling his antique car.
- Tom'un şimdiye kadar antika arabasını satmayı düşündüğünden şüpheliyim.
Operasyon bir SAT timi tarafından yapıldı.
Geçen cumartesi parka gittim.
- I went to the park last Saturday.
Cumartesiden beri buradayım.
- I've been here since Saturday.
Tom akşam gazetesini okurken sundurmada oturdu.
- Tom sat on the porch, reading the evening paper.
Tom sundurmada oturdu ve gazete okudu.
- Tom sat on the porch and read the paper.
Bir ağacın altına oturdular.
- They sat under a tree.
İşitebilmek için önde oturdu.
- He sat in the front so as to be able to hear.