söylenmiş

listen to the pronunciation of söylenmiş
Турецкий язык - Английский Язык
termed
told

Tom has already been told he has to do that. - Tom'a daha önce bunu yapmak zorunda olduğu söylenmişti.

Tom has already been told to leave Mary alone. - Tom'a Mary'yi yalnız bırakacağı zaten söylenmişti.

söyle
{f} said

You didn't do a very good job, I said. - Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.

What he said is true. - Onun söylediği doğru.

söyle
spit it out !
söyle
told

He told me that his father was dead. - O bana babasının öldüğünü söyledi.

My father told me not to read a book in my bed. - Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.

söyle
told to
söyle
say

Some doctors say something to please their patients. - Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler.

I've got nothing to say to him. - Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.

söyle
confide

This is confidential, I can only tell him personally. - Bu gizli, sadece ona kişisel olarak söyleyebilirim.

He hasn't said anything publicly, but in confidence he told me he's getting married. - O bana alenen bir şey söylemedi ama sır olarak o bana evleneceğini söyledi.

söyle
tell

Could you please tell me why you love her? - Onu neden sevdiğini lütfen bana söyler misin?

Please tell me where you will live. - Lütfen bana nerede yaşayacağını söyle.

söyle
{f} saying

He sent me a letter saying that he'd arrive at ten tomorrow morning. - O bana yarın sabah onda varacağını söyleyen bir mektup gönderdi.

He began by saying that he would not speak very long. - O, çok uzun konuşmayacağını söyleyerek başladı.

karışık dilde söylenmiş manzume
mixed language spoken in the poem
söyle
dictate
açıkça söylenmiş
professed
doğaçtan söylenmiş
improvised
düşünmeden söylenmiş
unconsidered
düşünmeden söylenmiş ya da yapılmış
careless
gizlice söylenmiş
auricular
söyle
mouth

If you don't have anything nice to say, keep your mouth shut. - Söyleyecek güzel bir şeyin yoksa ağzını kapalı tut.

Tom told his son not to speak with his mouth full. - Tom oğluna ağzı doluyken konuşmamasını söyledi.

söyle
apprise
söyle
told#to
söyle
spit it out
söyle
toldto
sır olarak söylenmiş
told in confidence
tane tane söylenmiş
articulate
yerinde söylenmiş
well-spoken
önceden söylenmiş olan
canned