Tom has already been told he has to do that.
- Tom'a daha önce bunu yapmak zorunda olduğu söylenmişti.
Tom has already been told to leave Mary alone.
- Tom'a Mary'yi yalnız bırakacağı zaten söylenmişti.
You didn't do a very good job, I said.
- Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
What he said is true.
- Onun söylediği doğru.
He told me that his father was dead.
- O bana babasının öldüğünü söyledi.
My father told me not to read a book in my bed.
- Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.
Some doctors say something to please their patients.
- Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler.
I've got nothing to say to him.
- Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
This is confidential, I can only tell him personally.
- Bu gizli, sadece ona kişisel olarak söyleyebilirim.
He hasn't said anything publicly, but in confidence he told me he's getting married.
- O bana alenen bir şey söylemedi ama sır olarak o bana evleneceğini söyledi.
Could you please tell me why you love her?
- Onu neden sevdiğini lütfen bana söyler misin?
Please tell me where you will live.
- Lütfen bana nerede yaşayacağını söyle.
He sent me a letter saying that he'd arrive at ten tomorrow morning.
- O bana yarın sabah onda varacağını söyleyen bir mektup gönderdi.
He began by saying that he would not speak very long.
- O, çok uzun konuşmayacağını söyleyerek başladı.
If you don't have anything nice to say, keep your mouth shut.
- Söyleyecek güzel bir şeyin yoksa ağzını kapalı tut.
Tom told his son not to speak with his mouth full.
- Tom oğluna ağzı doluyken konuşmamasını söyledi.