You didn't do a very good job, I said.
- Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
Bogdan said he would be there tomorrow.
- Bogdan, yarın orada olacağını söylemişti.
My father told me not to read a book in my bed.
- Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.
Don't forget what I told you.
- Sana söylediklerimi unutma.
Some doctors say something to please their patients.
- Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler.
I've got nothing to say to him.
- Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
Tom said I looked confident.
- Tom kendimden emin göründüğümü söyledi.
I told you that in confidence, so why did you tell Jane about it?
- Onu sana sır olarak söyledim, öyleyse niçin Jane'e ondan bahsettin?
Please tell me where you will live.
- Lütfen bana nerede yaşayacağını söyle.
Could you please tell me why you love her?
- Onu neden sevdiğini lütfen bana söyler misin?
What you are saying does not make sense.
- Söylediğinin anlamı yok.
It goes without saying that honesty is the key to success.
- Başarının anahtarı olan dürüstlük söylenilmediği taktirde sürer
Tom opened his mouth to say something, but Mary interrupted him.
- Tom bir şey söylemek için ağzını açtı ama Mary sözünü kesti.
He opened his mouth as if to speak, but didn't say anything.
- Konuşacakmış gibi ağzını açtı ama hiçbir şey söylemedi.