Leyla güzel bir şekilde giyindi.
 - Layla dressed nicely.
O çok güzel bir şekilde sorulan bir soru değil.
 - That's not a very nicely asked question.
Ne güzel bir sürpriz!
 - What a nice surprise!
Yüksek yerlerde arkadaşlara sahip olmak güzel olmalı.
 - It must be nice to have friends in high places.
O çok kibardır. Başkalarının hakkında asla kötü konuşmaz.
 - He is very nice. He never speaks ill of others.
Kel olmakla ilgili güzel şeylerden biri, asla kötü bir saçlı bir gününün olmamasıdır.
 - One of the nice things about being bald is that you never have a bad hair day.
O, tatlı genç bir adam oldu.
 - He became a nice young man.
Leyla çok hoş tatlı bir kadındı.
 - Layla was a very nice sweet woman.
O, kibar genç bir adamla tanıştı.
 - He met a nice young man.
Tom'un çok kibar olduğunu hatırlamıyorum.
 - I don't remember Tom being so nice.
Buranın yakınında iyi bir Tayland restoranı var.
 - There's a nice Thai restaurant near here.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
 - Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
Bana karşı çok naziktin, ve ben gerçekten hoş bir yolculuk yaptım. Çok teşekkür ederim.
 - You were so nice to me, and I had a really pleasant trip. Thanks so much.
Bana güzel bir hediye verdiğiniz için çok naziktiniz.
 - It was very kind of you to give me a nice gift.
Romada hoş bir zaman geçiriyoruz.
 - We are having a nice time in Rome.
Bunlar iki hoş resimdir.
 - These are two nice pictures.