İnsanların sıklıkla birbirlerine sırt çevirdiklerini görüyorum, ve bu beni hakikaten korkutuyor.
 - I often see people turning against each other all the time, and this really scares me.
Ben de hakikaten öyle düşünmüyorum.
 - I really don't think so.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
 - Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum.
 - I really look forward to your visit in the near future.
Gerçekten mi? Onun evlenecek son kişi olduğunu düşünüyordum.
 - Really? I thought she'd be the last person to get married.
Gerçekten mi? Kitaplarını hep okuduğun, sevdiğin bir yazarın var mı?
 - Really? You have a favorite writer you always read?
Gerçekten öyle mi düşünüyorsun?
 - Do you really think so?
Çok fazla seçeneğim yok gerçekten, öyle mi?
 - I really don't have much choice, do I?
Çıkmadan mutlaka karnını doyurmalısın.
 - You really should eat before you leave.
Çatı mutlaka tamir edilmeli.
 - The roof is really in need of repair.
Birinin kafasından neler geçtiğini kimse kesin olarak bilemez.
 - No one ever really knows what's going through someone else's head.
Hiçbir şeyi kesin olarak öngöremeyiz.
 - We cannot really predict anything.
Bir buçuk asırlık bir karmaşadan sonra kraliyet otoritesi yeniden kuruldu.
 - Only after a century and a half of confusion was the royal authority restored.
Paris'teki Kraliyet Sarayı 1629'da Richelieu için yapılmış.
 - The Royal Palace in Paris was built in 1629 for Richelieu.
Bugün gerçekten sıcak, değil mi? Evet kesinlikle sıcak.
 - It's really hot today, isn't it? Yeah, it sure is.
Ben kesinlikle bir şans daha istiyorum.
 - I really want another chance.
Fransızcam cidden o kadar kötü mü?
 - Is my French really that bad?
Bence Tom cevabı cidden bilmiyor.
 - I think Tom really doesn't know the answer.
Buradaki sistem gayet iyi çalışıyor.
 - The system here works really well.
O saygın bir iş adamı gibi görünüyor ama aslında Mafyanın bir üyesidir.
 - He seems like a respectable businessman, but he's really part of the Mafia.
Jingle Bells, Noel zamanı yaklaştığında popüler bir şarkı, aslında bir Noel şarkısı değildir. Sözleri Noel hakkında bir şey söylemiyor.
 - Jingle Bells, a popular song around Christmas time, is not really a Christmas song. The lyrics say nothing about Christmas.
Ben de hakikaten öyle düşünmüyorum.
 - I really don't think so.
Bu cep telefonu hakikaten pahalı.
 - This cellphone is really expensive.
Sahi mi? Benim hobim çizgi roman okumaktır.
 - Really? My hobby is reading comics.
Bir sürü kişi pandispanyayı fırınlanması zor sanmakta, ama yeterince yumurta kullanırsanız hiçbir şey sahiden ters gitmeyebilir.
 - Many people think that sponge cake is difficult to bake, but if you use enough eggs, nothing can really go wrong.
Sahiden mi? Adam, şaka yapıyorsun değil mi?
 - Really?! Man, you're kidding right?
Havaalanında ona krallara layık bir uğurlama yaptık.
 - We gave him a royal send-off at the airport.
Unless it was decreed royally, it never got done.
He will be royally annoyed if you change his work.
Royal - he had been his mother's little king. Most of his mates called him Roy. Perhaps only her and Mrs Natwick had stuck to the christened name, they felt it suited.