Fiyatlar saçma bir biçimde düşük.
- The prices are ridiculously low.
Burada fiyatlar gülünç derecede düşüktür.
- The prices here are ridiculously low.
Kendimi Breaking Bad'in sonunun gülünç bir şekilde aceleye getirildiğini düşünmekten alıkoyamıyorum - yine de çok güzel bir dizi ama daha iyi olabilirdi.
- I can't help but feel like the ending of Breaking Bad was ridiculously rushed, still an amazing show but it could've been better.
Tom onun gülünç olduğunu düşünüyor.
- Tom thinks that's ridiculous.
Bunun gülünç olduğunu düşündüğünü biliyorum.
- I know you think this is ridiculous.
Böylesine saçma bir hikayeyi sana kim anlattı?
- Whoever told you such a ridiculous story?
Onun hikayesi herhangi birinin inanması için çok fazla saçma.
- His story was too ridiculous for anyone to believe.
O şimdiye kadar duyduğun en komik şey.
- That's the most ridiculous thing I've ever heard.
Umarım komik olmak seni öldürmez!
- Hopefully, being ridiculous doesn't kill you !
Adam's hair is ridiculous.
... ridiculously tall shoes. ...