readily.

listen to the pronunciation of readily.
Английский Язык - Турецкий язык

Определение readily. в Английский Язык Турецкий язык словарь

quick
hızlı

O, elleriyle hızlıdır. - He's quick with his hands.

Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi. - Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.

quick
{s} çabuk

Onu elimden geldiği kadar çabuk bitireceğim. - I'll finish it as quickly as I can.

Birinci Dünya Savaşı, çabuk ve kolay sona ermedi. - World War One did not end quickly or easily.

readily
kolayca

Silahlara Amerikalılar tarafından kolayca erişilebilir. - Guns are readily accessible to Americans.

Güzel konuşan bilim adamı kolayca tartışmaya katıldı. - The eloquent scholar readily participated in the debate.

readily
seve seve

Tom onun yapmasını istediğimiz şeyi seve seve yapmaya söz verdi. - Tom readily promised to do what we asked him to do.

Tom teklifi seve seve kabul etti. - Tom readily accepted the offer.

readily
isteyerek

Tom hatalarını isteyerek kabul eder. - Tom readily admits his mistakes.

quick
(Gıda) çabuk anlayan
quick
çevik
readily
rahatlıkla
readily
canı gönülden
readily
söyleme
readily
çabucak
readily
hemen anında
quick
anlayışlı
quick
çabuk parlayan
quick
süratle
quick
çabucak

Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir. - Sometimes, many problems and a lot of stress can lead you to quit your job. You must learn how to handle it quickly.

Haydi bu resmi çabucak tamamlayalım. - Let's complete this picture quickly.

quick
ateşli
quick
çabuk kavrayan
readily
güçlük çekmeden
readily
gönülden
quick
(Tıp) Özellikle tırnaklar altındaki hassas et
quick
{s} kıvrak

O kıvrak zekalı bir adam. - He is a quick-witted man.

Tom kıvrak zekalı, değil mi? - Tom is quick-witted, isn't he?

quick
{s} alevli (ateş)
quick
{s} çabuk, hızlı: as quick as I can elimden geldiği kadar çabuk. quick returns çabuk gelen kazanç
quick
(Tıp) canlı, diri, zinde, sıhhatli
quick
{s} madenli
quick
(sıfat) çabuk, hızla, hızlı, şipşak, seri, tez, atik, hazır, kıvrak, keskin, süratli, hassas, canlı, yaşayan, hayat dolu, alevli (ateş), sıcak (ocak), madenli
quick
{i} tırnak altındaki hassas et
quick
diri
quick
quick returns çabuk gelen kazanç
readily
kolayca/isteyerek
readily
can atarak
readily
(Mukavele) kolaylıkla
Английский Язык - Английский Язык
Without impediment, easily

readily achievable.

without objection or reluctance
{a} with speed, without delay, easily
{a} ready
{a} quick
without much difficulty; "these snakes can be identified readily
in a punctual manner; "he did his homework promptly"
Without delay or objection; without reluctance; willingly; cheerfully
You also use readily to say that something can be done or obtained quickly and easily. For example, if you say that something can be readily understood, you mean that people can understand it quickly and easily. The components are readily available in hardware shops = easily
with pleasure, willingly, eagerly
Without unwillingness or hesitation; Showing readiness
without much difficulty; "these snakes can be identified readily"
If you do something readily, you do it in a way which shows that you are very willing to do it. I asked her if she would allow me to interview her, and she readily agreed
In a ready manner; quickly; promptly